AİLE İÇİ İLETİŞİM

 AİLE İÇİ İLETİŞİM

ANNE-BABA TUTUMLARI                           

       Anne babalar istisnasız, çocuklarının en iyi şekilde yetişip, onlara göre en doğru, en uyumlu şekilde davranmalarını bekler. Bizler de eğitimciler olarak bunu sağlamaya çalışırız.

Çocuğun davranışlarını değiştirebilmenin ise tek bir yolu vardır: ailenin değişmesi. Aslında çocuklar ailelerinin aynalarıdır ve aile değiştiğinde çocuk değişir. Aile çocuğa uygun davranışı sergileyebilirse çocuktan da aynı karşılığı görecektir. Bunun için her aile öncelikle kendi tutumunun farkında olmalıdır.

      Görüştüğüm aileleri tutum yönünden incelediğimde ailelerimiz tüm tutum türlerinde biraz uçlara kaydıklarını fark ettim .Oysa ki bir olaya psikolojik açıdan baktığımızda en sağlıklısı hiçbir tutumda uçlara kaymayıp, zamana ve duruma göre tutumumuzu belirlemektir. Bunun için biz psikolojide siyah ve beyazların olmasını istemeyiz. Hayatımızda daima griler olmalı.

Ailelerimizin benimsediği belli başlı tutumlar ve tutumlarının çocuklara etkileri ise aşağıdaki gibidir.                                                                                                       

AŞIRI KORUYUCU TUTUM

  • Bu ailelerde anne-babalar çocuğa gereğinden fazla özen gösterip onu denetim altında tutarlar.
  • Çocuğun başına kötü şeyler gelir diye kendi başına bir şeyler yapmasına izin vermezler.
  • Sorumluluk vermezler. Çocuğun tüm ihtiyaçları büyükleri tarafından karşılanmaya çalışılır.
  • Çocuklarının büyüdüğünü fark etmeyip bebekmiş gibi davranırlar.
  • Bu tür ailelerde çocuğa doğal yaşam hakkı verilmez. Onu ilgilendiren kararlarda yaşı kaç olursa olsun fikri sorulmaz.
  • Çocuklarına hayat tecrübesi yaşama fırsatı tanımazlar.
  • Geç kavuşulan, aşırı istenilen, tek çocuk, tek erkek veya kız çocuk gibi çocuklar genellikle abartılmış sevginin odak noktası olurlar.
  • ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ
  • Hayattan edinmeleri gereken deneyimleri edinmeden hayatla karşı karşıya kaldıklarında uyum sağlamakta güçlük çekerler.
  • Kendi başına hiçbir şey yapamaz, yapacağına inanmaz. Özgüveni düşük olur
  • Dolayısıyla huzursuz ve kaygılı olur.
  • Çocuk ailesine olan bağımlılığını dış çevreye de genelleyebilir. Onu himayesi altına alabilecek herkese karşı bağımlı olmaya başlarlar. Bu durum da çocuk ergenlik ve ilk yetişkinliğe adım attığında çocuk için önemli bir risk faktörü oluşturur.
  • Ailenin aşırı koruyucu yapısı, çocuğu bencil yapar. Daima dikkat çekmeye, çevresindeki kişilerin ona hizmet etmesini beklemeye başlar.
  • Ailesinden gördüğü sevgi ve himayeyi ileride eşinden de bekler. Hiç büyümeyen “yetişkin çocuk” olarak kalır.
  • Davranış bozukluğu (tırnak yeme, kekemelik, alt ıslatma, okul fobisi, yalan, …vb.) görülür.
  • AŞIRI BASKICI VE OTORİTER TUTUM
  • Çocuğun ilgi ve istekleri dikkate alınmaz.
  • Çocuğu anlama, onun seviyesine inme çabası gösterilmez.
  • Çocuğa nedenleri açıklanmayan kurallar konur, bu kurallara uymadığı takdirde ceza verilir. Kurallara sorgulamadan uyması beklenir.
  • Sürekli eleştiren, yargılayan, suçlayan anne-babalardır.
  • Anne babalar çocukları kendi kalıplarına göre yetiştirirler.
  • “Çocuğumu eğitiyorum” mantığıyla şiddet uygulanabilir.
  • Çocuktan yaşının üzerinde bir olgunluk beklenir ve ona özgürlük tanınmaz.
  • ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ
  • Çocuk içine kapanık, çekingen, itaatkar olabileceği gibi aşırı saldırgan ve zorba da olabilir.
  • Çocukta daima güçlü olma ve kendinden zayıfları ezme isteği vardır.
  • Kendine güveni hemen hemen yok gibidir.
  • İleri yaşlarda sıkıntılar karşısında dayanıksız ve çaresiz kalır.
  • Çocuk alacağı ağır cezalardan kaçmak için yalan söyleyebilir.
  • İnsanlar tarafından kolay kandırılabilir, yanlış hareketler yapmaya eğ
  • Aşırı hassas, kırılgan ve hastalıklı bir kişilik yapısı görülebilir. Sürekli eleştirildiği için aşağılık duygusuna kapılabilir.
  • Bu çocuklar kötü muameleye maruz kalmaktan korktukları için anne ve babaya karşı uysal olmaktadır, fakat içten içe anne babaya karşı düşmanlık duyguları geliştirirler.
  • Sürekli kusurları aranan çocuk streslidir, ve stresliyken hata yapma olasılığı artar.
  • Hata yapan kişilere karşı hoşgörüleri de yoktur.
  • AŞIRI HOŞGÖRÜLÜ- SERBEST TUTUM
  • Çocuğa hiçbir zaman kesin kural konmaz. Konulan kurallar da uygulama ve denetimden uzaktır.
  • Bu tutum ev içerisinde geçerli olduğu gibi ev dışında da geçerlidir.
  • Çocukların her istedikleri sorgulanmadan yerine getirilir
  • Çocuğun aşırı hareket serbestliği vardır. Kendisine ve çevresine zarar verecek davranışlar da bile müdahale edilmez.
  • Anne baba çocuğun davranışına karışmaz, sadece büyük problem olduğunda varlığını hissettirir.
  • Aile doğruyu ve yanlışı çocuğunun yaparak yaşayarak öğrenmesini ister, çocuğa neyi yapması veya neyi yapmaması gerektiği konusunda bilgi verilmez.
  • ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ
  • Gururlu, kibirli, kendini beğenen kişilik özelliği sergilerler.
  • Sabırsız, sorumsuz, bencil, çabuk darılan ve her an dilediğinin yapılmasını bekleyen çocuklardır.
  • Kuralları reddettiği için sıklıkla toplumdışı davranışları olur.
  • Her istediğini ailesine yaptırmayı alışkanlık haline getiren çocuk bu tavrı arkadaşlarından ve çevresinden görmeyince uyum sağlamada güçlük çeker.
  • Başkalarının haklarına saygı duymaz.
  • Kendi istediğinin olması için mücadele verir ve çevreden dışlanır.
  • En önemlisi de doyumsuz olur ve bu da mutsuzluğu beraberinde getirir.
  • DENGESİZ VE KARARSIZ TUTUM
  • Anne babanın dengesiz-tutarsız tutumunun nedenleri:
  • Anne ile baba arasındaki görüş  ayrılığı
  •  Annenin kendi içindeki kararsızlığı
  • Babanın kendi içindeki      kararsızlığı
  • Tüm çocuklara eşit davranmama,
  • Eşit sorumluluklar vermeme,
  • Kız ve erkek çocuğa cinsiyetine göre farklı davranması,
  • Çocuğun yaptığı bir davranış bazen çok sert, bir tepki alabilirken, bazen de çok olumlu karşılanabilmektedir.

 

  • Anne ve babadan çocuğa farklı dönütlerin gelmesi

 

  • ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ
  • Çocuk hangi davranışı, nerede?, nasıl?, ne zaman? yapacağı konusunda bocalar.

 

  • “Bu davranışı yaparak nasıl cezadan kurtulurum?” şeklinde bir teknik geliştirir.

 

  • Çocuk nasıl davranacağını bilmez.

 

  • İç çatışmalar, huzursuzluk ve öncelikle anne babaya sonra da insanlara karşı güvensizlik oluşur.

 

  • Doğru kararlar alamaz
  • Görüşlerini açıkça söyleyemez.

 

  • Kendini hiçbir ortamda rahat savunamaz.

 

  • Ürkek, herkesin söylediğini kabul eden biri olabilir.

 

  • Sinirli, kavgacı, çabuk kırılıp öfkelenen, yalan söyleyen tepkisel bir kişilik yapısı geliştirebilir.

 

  • Her zaman adımlarını diğer insanlardan geç atar.

 

YANLIŞ, BİR ÇOK ŞEKLE GİREBİLİR  AMA DOĞRU TEK BİR YOLDA GİDER.

 

  • İLGİSİZ VE DUYARSIZ TUTUM
  • İlgisiz tutumun nedenleri:

 

  • Çalışma koşulları nedeniyle oluşan aşırı yorgunluk,

 

  • çocuk bakımının anne-baba dışındaki kişiler tarafından üstlenilmesi,
  • İlgisiz tutumun nedenleri:
  • geleneksel yapı çerçevesinde çocuğa ilgi ve sevgi vermenin doğru olmadığının düşünülmesi ,

 

  • anne baba olmak için fiziksel ve ruhsal açıdan hazır bulunuşluk seviyesinde bulunulmaması,

 

  • çok fazla çocuğa sahip olunması

 

  • Çocuğa karşı denetim, çocuğun ilgi ve gereksinimlerine verilen tepki çok düşüktür.

 

  • Sadece anne, sadece baba ya da anne- baba duyarsızdır.

 

  • Çocuklarına yeteri kadar zaman ayırmazlar.

 

  • Çocukları için hiçbir konuda gerekli çabayı harcamazlar.

 

  • Çocuğun ihtiyaçlarını yeteri kadar karşılamazlar

 

 

  • Çocuğun yaptığı olumlu ya da olumsuz davranışlarla ilgilenmezler

 

  • Çocuk anne babayı rahatsız etmediği sürece çocukla ilgilenilmez

 

  • Kişilik yapıları değişkendir. Rahat,sessiz,yumuşak olabildikleri gibi saldırgan da olabilirler

 

  • Ruhsal durum ve okul başarısıyla ilgilenmezler
  • “Saldım çayıra mevlam kayıra” anlayışı hakimdir.

 

  • ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ
  • Okula ilgisizlik

 

  • Zamanı iyi değerlendirememe

 

  • Yanlış arkadaşlıklar kurma

 

  • İçki, sigara gibi zararlı alışkanlıklara başlama eğilimi

 

  • Kural tanımama

 

 

  • ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ
  • Suç işlemeye eğilimli olma

 

  • Uzun vadeli planlar yapamama

 

  • Başına buyruk yaşama ve evden ayrılma

 

  • Yanlış davranışlara yönelme

 

  • Okulu bırakıp, erken yaşta çalışmaya başlama görülebilir.

 

DEMOKRATİK TUTUM

   işte tüm ailelerimizden beklediğimiz tutum

  • Çocuk ayrı bir birey olarak kabul edilir.

 

  • Çocuğun ilgileri göz önünde bulundurulur, yeteneklerini geliştirici ortam hazırlanır.

 

  • Kuralların uygulanmasında çocuğa etkin bir rol ve sorumluluk verilir.

 

  • Çocuğa öğüt verme yerine, yapması istenilen davranışlar açıkça belirtilir.

 

  • Problemlerle baş etme yolları demokratik yollarla yapılır. Cezalandırıcı olmayan (özellikle fiziksel şiddet),

 

  • Soru sorma ve düşüncelerini ifade etmenin teşvik edildiği,

 

  • Sonuçtan çok süreçle ilgilenilen,

 

  • Merak ve keşif duygularının beslendiği,

 

  • Gereksiz kısıtlama ve baskıların olmadığı,

 

  • Kendi kendine yeterli olma ve kendi problemlerini çözmenin cesaretlendirildiği,

 

  • Sıradan hataların hoş görüldüğü,

 

  • Yergi yerine övgüye odaklanılan,

 

  • Israr ve zorlamanın olmadığı bir ortamdır.

 

 

 

  • Destekleyici tutumdaki aile çocuğuna sevgisini gösteren ailedir..

 

  • Sevmek ve sevdiğinizi hissettirmek arasında çok büyük fark vardır.

 

  • Çocuklar neyi, nasıl öğrenir?

EĞER BİR ÇOCUK KINANARAK YAŞARSA SUÇLAMAYI ÖĞRENİR.

 

 

EĞER BİR ÇOCUK DÜŞMANCA DAVRANIŞLAR İÇİNDE YAŞARSA KAVGA ETMEYİ ÖĞRENİR.

EĞER BİR ÇOCUK ALAY EDİLEREK YAŞARSA SIKILGANLIĞI ÖĞRENİR.

EĞER BİR ÇOCUK UTANÇ İÇİNDE YAŞARSA SUÇLULUK DUYMAYI ÖĞRENİR.

EĞER BİR ÇOCUK DÜŞMANLIKLAR İÇİNDE BÜYÜRSE SALDIRGANLIĞI ÖĞRENİR.

  • EĞER BİR ÇOCUK HOŞGÖRÜYLE YAŞARSA SABIRLI OLMAYI ÖĞRENİR.

    EĞER BİR ÇOCUK TEŞVİK EDİLEREK YAŞARSA ÖZGÜVENİ ÖĞRENİR.

    EĞER BİR ÇOCUK DEĞER VERİLEREK YAŞARSA SAYGI DUYMAYI ÖĞRENİR.

    EĞER BİR ÇOCUK EŞİTLİK ORTAMINDA YAŞARSA ADALETİ ÖĞRENİR.

    EĞER BİR ÇOCUK GÜVEN DUYGUSU İÇİNDE YAŞARSA İNANMAYI ÖĞRENİR.


EĞER BİR ÇOCUK DOSTLUK İÇİNDE YAŞARSA DÜNYADA SEVGİ ARAMAYI ÖĞRENİR.

EĞER BİR ÇOCUK SEVGİ İÇİNDE BÜYÜRSE GÜVENMEYİ ÖĞRENİR.

 

 

 Çocuğunuz sizin söylediklerinizi değil, sizin yaptıklarınızı öğrenir. Bu yüzden çocuklarınıza ayna olmaya çalışın, onları davranışlarınızla yönlendirin, sözlerinizle değil.


 

Kurumda da çocuklarımızın problem davranışlarını ortadan kaldırmak ve onlara istendik davranışlar kazandırmak için ilk yaptığım şey aile görüşmeleridir. Aile görüşmelerinde ilk seansta problemleri saptayıp ikince seansta çözümlere yönelik konuşuruz. Ve sorunun yoğunluğuna göre görüşme sıklığını belirleriz. Bu süreçte genellikle anneler ile görüşüyor olsam da çoğunlukla ailenin tamamını tanımayı isterim.

Aile görüşmelerinde benim için önemli olan tek şey çocuğun yaşadığı ve yaşattığı sorunlar değildir. Bana göre mutlu çocuk mutlu ailede yetişir. Bunun için ailelerimizin tüm sorunları ile ilgilenmeye çalışırım.

Çocuk ile ilgili sorunlar için de öncelikle ailenin çocuğa yönelik tutumunu belirleriz. Ve benimsemesi gereken tutum, çocukların olumlu-olumsuz davranışları karşısında ne yapmalı, ödül ve cezayı nasıl kullanmalı gibi pek çok konuda aileyi danışmanlık yaparım.

 

Çocuklarla olan derslerimizde ise öncelikle problem davranışları ve bunların nedenlerini belirlememiz gerekir.  Bunları belirledikten sonra olumlu davranışları artırıp olumsuz davranışları azaltmak için benim en sık kullandığım davranışçı yaklaşımdır. Bu yaklaşımın gerektirdikleri çocuktan çocuğa çok fazla değişse de genel olarak ödül ceza ve davranışı pekiştirme- söndürme üzerinedir.  Bu yaklaşımla çocuğun davranışlarını öncelikli olarak sınıfta ve kurumda değiştirdikten sonra bunu aileye ve topluma genelleyebilmesi için yapılması gerekenleri aileye uygulamalı olarak gösteririz veya bilgilendirmede bulunuruz. Ve bu yolla çocuğun olumsuz davranışının tamamen değişmesini veya olumlu davranışının kalıcılığını sağlarız.

PSİKOLOG ARZU KARAKOÇ

 


Kategoriler